#1
|
||||
|
||||
Grow Home İnceleme
Ubisoft'un oyunlarını oynarken artık şöyle bir duruyorum. Küçükken gerek Rayman, gerek Prince of Persia çıktığında hiç de öyle değildik. Tek istediğimiz şey oyunu almak, tek endişe ettiğimiz şey oyunu almak için para toplamaktı. Çünkü biliyorduk ki yine bizleri şaheser bir oyun bekliyordu. Ama artık öyle değil. Evet, 2007 yılında bizlerle farklı bir efsaneyi buluşturdu Ubisoft. Assassin's Creed adlı bir yapımı çıkardı ve o zaman da oyunu hemen almamız gerektiğini biliyorduk. Ama şimdi, bundan tam 8 sene sonra Assassin's Creed yapımını bile geçin, Prince of Persia bile çıksa şüpheyle yaklaşacak duruma geldik. Ağaçlar ormana, ormanlar fasulye sırığına! Bunun nedeni ise şüphesiz Ubisoft. Bu kulvara dahil olan oyunlardan biri de yine şüphesiz Grow Home. Valiant Hearts'tan sonra harika bir eser yaratma psikolojisine girdiğimiz Ubisoft, bu psikolojiyi Grow Home adlı oyunda da denemek istemiş. Ama anlamadım; oyun bir günde mi yapıldı, yoksa bir kişi tarafından mı yapıldı, hiç mi hiç anlamadım. Kafamda sorular, sorular. Hiç birinin cevabı yok. Oyunun ilk duyuruluşunda 1 hafta sonraya çıkış tarihi alması, zaten hepimizin kafasında o deli soru işaretlerinden oluşturdu. Sorduk hepimiz; "Ulan ne ara yaptın da ne ara duyurdun?" diye. Ne olursa olsun, ben zaten bu ucivik, deli dolu oyunu bir deneyecektim. Denedim de. Puanımı da 'fazlasıyla' verdim. Peki ya nedir bu Grow Home? Şirin grafikler eşliğinde, bizlere farklı bir platform anlayışı yaratmaya çalışan fakat ne yazık ki başarılı olamayan bir oyun Grow Home. İşin sadece haritada salak salak gezme kısmının zevk verdiği, onun dışında yürümenin bile sinir bozucu olduğu bir oyun bu Grow Home. Ah Grow Home. Oyuna ilk girdiğimde beni karşılayan atmosfer pekala ilgimi çekmişti. Bunu İlk 8 Dakika'da da belirttim zaten. Sanki keşfedecek bir sürü değişik, cıvık şey var gibi geldi bana. Fakat ilerledikçe, oyunun yavanlaştığını, bir yerden sonra kendini saçma sapan tekrar etmeye başladığını ve sonunda bana bir şey vermeyeceğini fark ettim. Vermedi de zaten. BUD adlı robotumuz ne kadar şirin olursa olsun, bir türlü ısındıramadı kendisini bizlere. Bu robotumuzun asıl amacı ise, kendi ırkını korumak için yeni ırklar keşfetmek ve onların enerjisinden yararlanmak. Galaksi galaksi seyahat eden bu ufak robotun eli ayağı bir değil, iki dakika dik duramıyor. Star Plant atlı fasulye sırığını bulduktan sonra ise bu fasulye sırığından yararlanabileceğini düşünüyor. Oyun içerisindeki tek amacı ise bu uzaylı bitkisini kökünden, gemisine kadar uzatmak. Aslına bakarsanız oyun full tırmanmakla ve yere düşmekle geçiyor. Çevre detayları yaratıcı (fakat yeterince değil), BUD'ın kimliği ilginç, ilerleyiş saçma derecede değişik. Ama ne yazık hiçbir şekilde beklentileri karşılayan, dikkati çeken bir yanı yok. Fasulye sırığı da uzay gemisine! Oyunun bilerek yapılmış yavan ve yavaş oynanış mekanizması, en başta çok güzel gelse de bir süre sonra sinir bozmaya başlıyor. Her yere tutunma yeteneğimiz olmasına rağmen doğru düzgün hareket edememek, zaten hiçbir amaç gütmeyen bir oyun için bir de üstüne tuz biber oluyor. Tüm bunlara rağmen oyunun atmosferi ve teması az evvel de söylediğim gibi ilginç. Günümüz oyun dünyasının vahşetinden, savaşından ve aksiyonun kaçmak için bu şirin ama çok da geri zekalı olan oyunu denemek gayet mantıklı. Hatta sonuna kadar bile oynayabilirsiniz. Fakat bir saatten sonra kaybettiğiniz dakikalara, hatta saatlere üzülürseniz, sonra gelip beni suçlamayın. Fakat oyunu oynayın. Denemedim demeyin. Bu aralar böyle garip oyunlar bulmak zor. İlginç bir vakit geçirmenizi sağlayacaktır. Oyuna verdiğim puan, elbet hak ettiği bir puan; bunu bir platform gurusu olarak söylüyorum. Puan tam da verilen paraya değer bir puan. O yüzden bu puana rağmen BUD'ı öneriyorum. ... Keşke yazacak daha fazla şey bulabilseydim. Ubisoft'un bu sanat eseri çalışmalarını takdir ediyorum. Diğer AAA oyunların yanında böyle girişimler yapması, onların köklerine olan saygısını gösteriyor. Bu harika bir şey. Ama bana kalırsa Valiant Hearts'ta da olduğu gibi buna biraz daha zaman ayırmalılar ve özen göstermeliler. Oyun yapımıyla ilgili pek bir bilgim olmasa da, bu oyunun 1 günde yapıldığını iddia edebilirim. Sonra Ubisoft yetkilileri beni sniper ile avlasın. Oh, hep biz kabahatliyiz zaten! |